14 Nisan 2013 Pazar

HIRİSTİYANLIĞIN SUÇ TARİHİ


Engin Erkiner

Karlheinz Deschner’in ilk cildi 1986’da yayımlanan Hıristiyanlığın Suç Tarihi (Kriminalgeschichte des Christentums) adlı yaklaşık 5000 sayfalık yapıtı geçtiğimiz günlerde yayımlanan 10. ciltle sona erdi. 

Hıristiyanlığın ilk döneminden başlayıp günümüze kadar gelen kitap, Hıristiyanlığın bütün mezheplerinin tarih boyunca işlediği suçları anlatıyor. 
Her kent ya da kasabada yüzlerce yıl boyunca ne olduğunu bilemezsiniz. İncelenen işlenen önemli suçlar, insanlığı yönelik suçlar olsa gerektir.
Kitapları okumadım. Sadece bazı ciltleri karıştırdım. Büyük bir konu, öyle kıyısından öğrenilecek bir konu değil.
Avrupa tarihinde önemli yer tutan 30 yıl savaşları, ki çok sayıda insanın ölümüne neden olmuştur, esasında Katoliklikle Protestanlık arasındaki savaştır.
Fransa’da St. Bartelmi katliamı bilinir. Katoliklerin Protestanları kitle halinde katlettiği gündür.
Hıristiyanlığın tarihinde daha bunun gibi neler var neler…
Hıristiyanlığın kara sayfalarından bir tanesi de bu dinin değişik kollarının diktatörlüklerle yaptığı işbirlikleridir.
Almanya’da Protestan Kilisesi Nazilerle işbirliği yaptı. Aynısını Katolik Kilisesi de yaptı ve Yahudi soykırımını en azından uygun buldu.
İtalya’da Mussolini faşizmi, İspanya ve Portekiz’de Franco ve Salazar faşizmleri Katolik Kilisesi’nin desteğini alarak yıllarca iktidarlarını sürdürebildiler.
1968 yılında Katolik Kilisesi’ne karşı Latin Amerika’da Özgürlük Teolojisi Hareketi ortaya çıktı. Hıristiyanlıkla sosyalist düşünceyi birleştiren bu hareket Katolik Kilisesi’nin katı baskısıyla karşılaştı. Camillo Torrez gibi gerilla savaşında hayatını kaybeden militanlar da çıkaran bu hareket yok olmadı ama fazla da gelişemedi.
Latin Amerika ülkelerindeki faşizmler (örneğin Arjantin) kilisenin desteğine sırtını dayayarak güç aldı.
Katolik Kilisesi Latin Amerika ülkelerindeki askeri rejimlerin suç dosyasına kaçınılmaz olarak ortaktır. Onlara destek olmuştur.
Deschner’in kitabı Rusça, İtalyanca, İspanyolca, yunanca ve Lehçe’ye çevrilmiş durumda…
5000 sayfadan fazla tutan bu on cilt ancak ömür boyu süren bir araştırma ile yazılabilirdi.
Katoliklik, Protestanlık ve Ortodoksluk kendi içinde değişik oranlarda reform yapmışsa, yapmak zorunda kalmışsa eğer, bu gelişme kendiliğinden olmadı. Dine karşı yürütülen mücadele sayesinde oldu.
Tanrı’ya karşı değil, onu temsil ettiğini iddia eden kurumlara karşı mücadele edeceksin.
Din boştur, din gericiliktir gibi söylemler özünde hiçbir şey söylememektir.
Bunun yerine dinin suç tarihini ortaya koymak gerekir.
Ve soru:
İslamiyetin suç tarihi neden yazılmadı?
Gelecek yazı da bu konuda olacak…